Alman Faşistlerinin sınırlarını genişleterek Avrupa'yı baştan sona kavurmaya başlamalarıyla beraber, iki cesur Çek direnişçi, intihar misyonuna hazırlanmaktadırlar. Misyonun hedefi ise, "Nihai Çözüm"ün korkunç dehası Reinhard Heydrich'i suikast etmektir. Bu film, tarihin en karanlık dönemlerinden birini ele alıyor ve bunu yaparken de insanlık durumunu, korku ve cesaretin sınırlarını test ediyor.
Bu direniş çabaları, Avrupa'yı bir uçtan diğerine cayır cayır yakan faşist bir makinenin karşısında durarak, tükenme noktasına kadar direnmeye çalışan inanılmaz cesur ruhları gözler önüne seriyor. İzleyiciyi, Alman Faşistlerin acımasız genişlemesine direnen direnişin kalbine götürüyor ve izleyicilere, özgürlüğün ve insanlığın hiçbir zaman boyun eğmemesi gereken değerler olduğunu hatırlatıyor.
Ölümü göze alarak, totaliter bir rejimin korkunç bir figürünü ortadan kaldırmaya çalışan bu iki direnişçinin hikayesi, izleyicilerin kalbine dokunacak şekilde anlatılıyor. Kendi hayatlarını feda etme kararlılığı ve cesaretleri, izleyicilere, zor zamanlarda bile direnç göstermenin önemini hatırlatıyor.
Reinhard Heydrich'in canlandırılması, bu filmde belki de en büyük övünç kaynağı. 'Nihai Çözüm' adı altında yürüttüğü soykırımın dehşetini ve onun soğukkanlı zekasını gözler önüne seren bir şekilde tasvir edilmiştir. Bu tasviri izlerken, insanın ne kadar karanlık ve acımasız olabileceğinin aynı zamanda tarihin acımasızlığının da bir yansıması olduğunu görmek mümkün.
Buna rağmen, film boyunca izleyicinin umudu tükenmiyor. Çünkü her şeye rağmen bu tarihi trajediye direnen insanların cesaret ve kararlılığı, günün sonunda umutsuzluğun bile üstesinden gelme gücüne sahip olduğunu gösteriyor. Film, direnişin ve insan ruhunun kırılmaz gücünü anlatıyor ve izleyicisine, tarihin karanlık dönemlerinde bile yaşama ve direnme gücünün nasıl kaybolmadığını gösteriyor.
